“Eksozomlar kansere karşı kullanılabilecek bir silah haline gelebilir”
Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi Başkanı ve Kanser Biyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Raghu Kalluri: – “Tanı ve tedavide kullanılabilecek doğal nanokesecik olan eksozomlar, gelecek yıllarda kansere karşı kullanılabilecek bir silah haline gelebilir”
Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi Başkanı ve Kanser Biyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Raghu Kalluri, tanı ve tedavide kullanılabilecek doğal nanokesecik olan eksozomların, gelecek yıllarda kansere karşı kullanılabilecek bir silah haline gelebileceğini bildirdi.
Konuşmasının ardından soruları da yanıtlayan Kalluri, eksozomların üretilmesi ve hedeflenmiş yani direkt kanser hücresine etki edecek tedaviler üzerinde çalışmaların sürdüğünü dile getirdi.
Kendi yaptıkları çalışmalarda, içine farklı maddeler ekledikleri eksozomlarla kanser hücrelerini etkili bir şekilde hedeflemeyi başardıklarını belirten Kalluri, kanser tedavisi için yapılan çalışmalardan bir tanesinin klinik çalışmalarına geçtiklerini, gelecek yıllarda bu klinik deneylerin daha da artarak yapılmaya devam edeceğini ifade etti.
– “Bireysel tedavilerde etkin olacak”
Eksozom biyolojisi alanındaki kanser tedavisi çalışmalarının sürdüğünü aktaran Kalluri, yapılmakta olan klinik çalışmalarda sonuçlar çıktıkça hızlı ilerleme sağlandığını belirterek, şunları kaydetti:
“Ekzozomların uygulanması ve klinik ortamlarda kullanılması ile ilgili kurallarını çok iyi belirlememiz, çalışmaların sonuçlarını değerlendirirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bu kuralları belirledikten sonra, bu alandaki çalışmaların sayısı hızla artacaktır. Bu alanda, daha önce immünoterapi çalışmalarıyla birlikte bazı kanser tedavilerinde ilerlemeler kaydedildi. Bizim çalıştığımız ve denemekte olduğumuz eksozomlar da aynı sonucu verebilecek çok yüksek bir potansiyele sahip. En büyük avantajı hastanın kendi sisteminin kullanılarak kanserle savaşmasının sağlanması. Yakın gelecekte inanıyorum ki bu da kansere karşı kullanılabilecek çok iyi bir silah haline gelebilecek; bireysel tedavilerde yan etkilerden bağımsız bir şekilde kullanılabilecek silahlardan bir tanesi.”
– “Türkiye’de de bu çalışmalar yapılabilir”
Prof. Dr. Kalluri, bu çalışmaların içeriğinin bilim insanları için çok karmaşık olmadığını Türkiye’de de kolaylıkla yapılabileceğini ifade ederek, “Türkiye sahip olduğu gelişmiş sağlık sistemini kullanarak belki de önümüzdeki birkaç sene içerisinde bu uygulamayı klinik ortamlara getirebilir. Yapılması basit bir işlem ama çalışma alanının genç olmasından dolayı öğrenmemiz gereken bazı şeyler var. Belki de önümüzdeki 5 yıl içerisinde elli tane klinik deney yapılabilecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan kongrede ayrıca Paris Descartes Üniversitesi öğretim görevlisi ve CNRS Laboratuvarları Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Claire Legay, “Nöromüsküler Eklenti Oluşumunun Moleküler Mekanizması ve Genetik Hastalıklara Etkisi”, Çek Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Moleküler Genetik Enstitüsü Moleküler ve Hücresel İmmünoloji Laboratuvarı Başkanı Doç. Dr. Marie Lipoldova, “İmmünoloji, Gen Haritalandırması, Fonksiyonel Çeşitlilik ve Türe Özgü Kontrol” ve Almanya Ulm Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Catherine Ruth Archer de “Evrimsel Biyoloji; Kadın ve Erkeklerdeki Yaşlanma Sürecini Etkileyen Faktörlerin Üreme Mekanizmalarıyla İlişkisi” konulu konuşma yaptı.